Fütürizm ve Japonlar…
Birbirini tamamlayan iki kavram.
Neden mi?
Biri diğerine o kadar yakışıyor ki…
Nasıl olduğunu yazının sonunda anlamış olacaksınız.
Şimdi sıkı bir Japonya yazısına hazır olun!
Hazırsanız, başlayalım.
Öncelikle Fütürizm nedir derseniz kısaca “gelecekçilik” diyebiliriz.
Bakın, “gelenekçilik” değil! 😊
İkinci olarak Japonya Uzaylimanı diye bir durum var.
Bakın, havalimanı değil! 😊
Bu iki uyarı önemli idi. Aman karışmasın!
Hazır, depremlerin ve yapıların tartışıldığı bugünlerde çok güzel bir konuya denk geldim.
Yeni bir mimari anlayışla hayal edilip çizilen ve yayınlanan Japonya Uzaylimanı Konsepti.
Ama öncesinde Japonlar hakkında çok kısa bir şey söylemek istiyorum. Gün geçmiyor ki Japonlardan yeni bir vizyon ortaya çıkmasın. Şahsen ilgi ile takip etmeye çalışıyorum onları. Bilmeyenler için çok kısa bahsedeyim.
- Adamlara atom bombası atıldı ta, 2. Dünya Harbinde. Onlar canla başla silah üretmek için çalışmadılar. Hele ki bunun intikamı için yanıp tutuşmadılar. Atom bombası elde etmeyi bırakın nükleer enerji ile dans ettiler adeta. 50 tane nükleer santralleri var ama atom bombaları yok…
- İkincisi teknoloji ve robotik konusunda çığır açtılar. Öyle ki robotlar Japonya da hayatın her alanında Japonlarla beraber hem de yıllardan beri…
- Üçüncüsü, sessiz ve efendi insanlar. Ama tersleri de bi o kadar fena. Harakiri yapmak ve Kamikaze dalışları dünya literatürüne sokmuş adamlar…
- Dördüncüsü, adamları sürekli deprem, tsunami ve kasırga vuruyor ama etkilenmiyorlar. Bu afetlere karşı yaşamayı ve güvenli tasarımlar ve yapılar yapmayı başardılar.
Derken son olarak uzay çalışmalarında epey mesafe kat ettiler. Baya Japon Uzay Ajansı uzayda bir şeyleri kovalıyor. En önemlisi etliye sütlüye karışmadan…
Şimdi, konumuza dönelim.
Öncelikle çok klas bir tasarım yapmışlar. Sanatı, teknolojiyi ve geleceğin dünyasını harmanlamışlar.
Öyle çevreciler ki güneş panelleri ve elektrikli araçlar var çizimlerde.
Yerden göğe doğru uzanan araçlar var.
Yolcusunu alıp atmosfere çıkan ve dünya yörüngesinde seyahat eden araçlar…
Hatta gezegenler arası gidip geliyorlar…
Uzaktan bakanlara Uzay’ı yakından hissettirmek için olsa gerek dikine iki kule çizilmiş yapının ortasına. Uzaktan fark edilebiliyor.
Klasik sade ve tekdüze çizimler değil, sanatın ve matematiğin her zerresi yansımış tasarıma. Göz yormuyor aksine dinlendiriyor adeta.
Bir de her taraf konfor, güvenlik ve ferahlık sağlıyor…
Hem insanlar hem de dünya için.
Bu fütürist mimari anlayışı şahsen beni çok etkiledi. Öyle ki gelecek vizyonu geniş olan insanların yaratıcılığı kullanarak neler başarabileceğini bir kez daha görebiliyoruz bence.
Şimdi neden Fütürism ve Japonların birbirlerini tamamladığını fark ettiniz mi? 😊
Hele ki, deprem kuşağında olan ülkemizin tamamı hem tarihi hem de geleceği göz önüne alınarak mimari açıdan gözden geçirilse mi?
Klasik depremlerin olası etkilerini tarihten beri minimuma indirmiş bir millet olan Japonlar, Japon mimari anlayışı ve dahi gelecek vizyonu ile bu konuda bizlere örnek olabilir mi?
Gelecekte, yıldızlara hakikaten erişmek için bizler de sanatı ve dahi bilimi hayatın her alanında kullanmalıyız bence.
Yani Japonlar yapabiliyor.
Biz niye yapmayalım?
Yani, zamanla…Tabii ki, bilimle, mimari ile ve dahi sanatla.
Umarım “En kısa sürede kentsel dönüşümlerimizi fikirsel olarak başlatmış oluruz.“
Bu yazıda da fütürizme harç olsun.
Yaratıcı kalın, 😊
Sanatla ve bilimle…
Kaynakça:
https://futurism.com/spaceport-japan-concept-gorgeous
https://edition.cnn.com/style/article/spaceport-city-japan-spc-intl/index.html
Bir yanıt bırakın