19. DERECEDEN ‘MAVİ KOD’ VERMEK

Dereceler ve Kodlar…

Hayatımızı sürdürmemiz için gerekli iki temel yapı taşı.

Evet, doğru duydunuz.

En az oksijen ve su kadar gerekliler.

Sebebini yazının sonunda anlayacaksınız ama önce ufak bir olaydan bahsedeceğim.

Rivayetlere göre İspanyollar ve Amerikalılar arasında yaşanmış.

Diyalogları deniz navigasyon kanalından aktarıyorlar.

Dinliyoruz…

İspanyollar: “Burası A-853, çarpışmadan kaçınmak için lütfen rotanızı 15 derece güneye çevirin. Şu anda 25 deniz mili uzaklıktasınız ve tam üzerimize  doğru gelmektesiniz. “

Amerikalılar:Asıl siz kendi rotanızı 15 derece kuzeye çevirin !”

İspanyollar: “ Negatif ! Tekrarlıyoruz. Rotanızı 15 derece güneye çevirin !”

Amerikalılar: “ Sizinle ABD gemisinin kaptanı konuşuyor. Kendi rotanızı derhal 15 derece kuzeye çevirin! “

İspanyollar: “ Önerinizi makul ve mümkün bulmuyoruz. Bize çarpmak istemiyorsanız rotanızı 15 derece güneye çevirin !”

Amerikalılar: (Seslerini yükselterek) “ Sizinle ABD deniz filosunun büyüklükte ikinci uçak gemisi USS Lincoln’un kaptanı Richard James Howard konuşuyor. Beraberimizde iki kruvazör, avcı uçakları ve dört denizaltı var. Ayrıca bizi hücumbotlar da destekliyor. Size tavsiye etmiyorum, emrediyorum! Derhal rotanızı 15 derece kuzeye çevirin. Aksi halde filomuzun emniyeti için gereken tedbirleri alacağız.

İspanyollar: “ Sizinle Juan Manuel Salas Alcantara konuşuyor. Deniz feneri görevlileri olarak burada iki kişiyiz. Yanımızda bir de köpeğimiz var. Bekliyoruz!

Amerikalılar: Anlaşıldı.

Doğrudur, yanlıştır ama alabilene güzel mesajlar içeriyor bence yukarıdaki diyaloglar. Konumuza dönelim şimdi.

Dereceler yukarıdaki kıssadan sizlere göz kırpmış olmalı. 🙂  Bir de kodlar var.

Özellikle dünya çapında sağlık alanında yer edinmiş kodlar bugünkü konumuz. Beyaz, Mavi, Pembe…

Özellikle Mavi Kod çok önemlidir. Mavi kod, acil tıbbi müdahale gerektiren hastalara en kısa sürede müdahale edilmesini sağlayan acil durum yönetim aracıdır. Hayat kurtarmak içindir yani.

Şimdi ne alaka diyenleriniz olabilir. 🙂 Açıklayayım. Evvela teşbihte hata olmaz derler.

Yukarıda okuduğunuz denizcilik diyalogları nedense bana gündelik hayatı anımsattı. Nitekim, İnsanlar olarak her birimiz kendi içlerimizde apayrı dünyalar yaşayabiliyoruz. Herkesin birbirinden farklı yaşantısı, beklentileri, fikirleri ve daha sayamayacağımız esasları oluyor.

İşte özellikle fikirler konusunda kimisi sürüye katılma, kimisi sürüyü yönetme derken bir şekilde kümelenmeler oluşabiliyor. (Tıpkı diyaloglardaki ABD donanması gibi).

Bu beraberinde bazı durumlarda taraftarlık, bazen holiganlık derken milletleri veya devletleri dahi ‘Fikir Ayrılığı’ yüzünden karşı karşıya getiriyor. Bu da tarihi olaylardan da bildiğiniz gibi kan, göz yaşı, savaş vb. gibi negatif durumları yığıyor veya yaşatıyor insanlara.

Oysa “müzakere” kültürü denilen bazı yetilerimiz olsa belki daha anlayışlı olacak ve kim bilir belki girdiğimiz bataklıklardan çıkacağız. Ama maalesef, yapamıyoruz.

Nedenlerini kendinize soracağınızı umarak sonuca geliyorum.

Esasında denizlerdeki su damlaları kadar çok olabiliriz. Her insanın başka biriyle asla kesişmeyen fikirleri dahi olabilir. Farklı etnik kökenlerimiz olabilir. Farklı eğitimler almış, bambaşka dünyalar yaşamış olabiliriz. İnançlarımız farklı olabilir.

Hasılı çok farklı rotalarımız olabiliriz. Ama tüm bunlar çarpışmamızı gerekli kılmaz.

Bilakis karşılıklı hoşgörü, dinleme, müzakere etme, sorgulama ve tüm kimliklerden arınmış salt insan olarak ‘ben’ diliyle anlaşabiliriz.

Tabi deniz fenerine doğru gelen donanmada olmak istemiyorsak!

Hem “ Barika-i hakikat, müsademe-i efkardan doğar.” Demişler.

Yani “ Hakikat parıltısı-ışığı, düşüncelerin karşılıklı çarpışmasından doğar.

Çarpışalım, savaşalım anlaşılmasın. Müzakere edelim deniyor bu sözde. 🙂

Öyleyse fikri hür, irfanı hür olması gerekirken bir şekilde düşünmeyen, sorgulamayan herkesi üstlerindeki ölü toprağı atmaları ve insanlığa değer katacak siz değerli bireyler gibi yapabilmek için buradan 19. Yazım olan bu yazımla “19. Dereceden fikirlere hayat verecek sembolik ‘Mavi Kod’ ilan ediyorum.”

Ne dersiniz canlanır mı fikirler?

Yoksa çarpışır mı cehalet filoları hakikat fenerleri ile?

Kaynakça

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*