
Ay…
Malumunuz, dünyamızın çok kıymetli uydusudur kendisi. Geceleri aydınlatır bizleri yani karanlıkta kalmış yarım küredeki dünyalıları.
Beğenirsiniz-beğenmezsiniz. Türkülerden tutun şiirlere, serenatlardan tutun efsanelere kadar pek çok yerde karşımıza çıkıyor kendisi.
Yine çıktı karşımıza.
Bu sefer en stratejik ufuklardan…
Bundan yaklaşık 15 gün önceydi. Rutin gelişmeler arasında “meraklısına “ ‘gel gel’ yapan bir haber gördüm. Tıkladım ki ne göreyim ! Çinliler ‘Yapay Ay’ yapma, uzaya gönderme ve böylece dünyanın karanlıkta kalmış yerlerini bildiğimiz Ay’dan 8 kat daha parlak Yapay Ay’lar kullanarak aydınlatma peşine düşmüşler.
Tabi sizler doğalgaz ve nükleer enerjiden elektrik üretmeye çabalarken !
Sonra, 2 gün önce bu sefer Ruslar çıktı meydana. Nitekim Ay konusunda Amerikalılardan bezmiş olmalılar ki Ay’a ayak basmayı geçtim Ay’da kalıcı üs kurma planlarını güncellemişler.
Bakınız, yapmışlar demedim. Güncellemişler…
Bu iki haber sizleri de düşünmeye sevk etmiş olmalı. Nitekim ben de düşündüm ve Dünyanın gidişatı ile ülkemizin gidişatı arasında olmayan korelasyon beliriverdi birden önümde.
En azından uzay konusunda…
Bizler gerek dünyada gerekse uzayda bunca gelişmeler oluyorken veya olmaya ‘gebe’ iken neler yapıyoruz?
Yakalanmış ufuklardan ne kadar haberdarız?
Sorular uzar da uzar…
Ama bir gerçek var.
Hangi ülke veya millet olursa olsun bence “aklın ve bilimin ışında “ ilerleyince ama az ama çok mutlaka ilerleme kaydediyorlar.
Hattı müdafaa değil de sathı müdafaalarını ta Uzay’dan sağlamaya başlamışlar.
Hem Yapay Ay konusuna ne demeli?
Karanlıkta kalmış kilometrekarelerce alanı 24 saat aydınlatabilecek konuma geldiklerinde ne olacak?
Edilecek tasarruftan söz etmiyorum bile.
Buyurun size yeni bir paradigma daha !
Hasılı, ben kısaca sizleri de haberdar etmek istedim. Savaşı değil barışı, kavgayı değil sevgiyi, ayrışmayı değil birlikteliği arayıp en kolay, en ucuz ve en verimli yollardan en özel teknolojileri hem kendimiz hem de tüm insanlık için bizler de geliştirebiliriz.
Kuruluşu kolay olmayan bir devletin geçmişini unutmadan muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkması ve geçmişte yaşadığı sıkıntılarını bir daha yaşamamak üzere çalışması gerekmez mi?
Yarın belki de devletler güçlerini sahip oldukları ‘Yapay’ gezegenler ile gösterecek. Topla, tüfekle değil ; akılla ve bilimle yarışacaklar ki yarışıyorlar.
Bizler de bu ‘tatlı’ yarışa girebiliriz ve girmeliyiz de.
Daha önce bir yazı yazmıştım. “Uzay’a Gittim. Geleceğim” diye. Daha yazımın mürekkebi kurumadan “Ay’dayım Duyamıyorum !” sesi geldi teknolojik gelişmelerden !
Teşbihte hata olmasın.
Anlaşılan “Uzay’da tüp bebek yapar gibi Tüp ‘Gezegen’ yapacaklar ve yapay da olsa yeni yeni Ay’lar doğacak pek yakında.”
Sonra da devletler birbirlerine dönüp soracak.
Sahi, siz kaç Ay’lık bir devletsiniz diye?
Ben de şimdiden soruyorum.
Sahi, kaç Ay’ımız var?
SİZLERİ BİR GEÇMİŞE BİR DE GELECEĞE GÖTÜRECEK İKİ VİDEO İLE BAŞ BAŞA BIRAKIYORUM.
KAYNAKÇALAR:
1-) http://www.ensonhaber.com/cin-uzaya-yapay-ay-gonderecek.html
Bir yanıt bırakın