SİMURG OL ! VE ATEŞ’E SUSA !

Simurg…

Simurg’u bilir misiniz?

Bence biliyorsunuz. Ya da duydu çoğunuz. Simurg…

Namı diğer Zümrüdü Anka Kuşu. Sanırım şimdi tanıdık geldi 😊

Bugün sizlere edebi sanatların fazlaca kullanıldığı ama bir o kadar düz bir yazı sunmak istiyorum.

Düz bir yazı çünkü çok basit bir mottosu var.

“Simurg olun ve Ateş’e susayın !”

Bir dakika Ateş’e susamak mı? O da ne ?

Buyurun, beraber öğrenelim…

Öncelikle tanıyalım Simurg’u.

Bilge Kuştur Simurg.

Efsaneye göre bilgi ağacının dallarında yaşar ve akıllara gelebilecek her şeyi bilir Simurg. Öyle ki bütün kuşlar ona inanır ve başları sıkıştığında ona danışır.

Derken bir gün öleceğini hisseder Simurg. Kendisine bilgi ağacının kuru dallarından bir yuva yapar ve ölümünü bekler. Ta ki güneş bütün görkemiyle ortaya çıkıp kuru dalları yakana dek. Nihayet, Simurg oluşturduğu yuvada yanarak ölür ve küllerinden yeniden doğar.

Bu kısır döngü sürer de sürer.

Bir gün diğer kuşların ona ihtiyacı olur. Ama ortalıkta görünmemektedir simurg. Yuvasını görkemli kaf dağının tepesinde yapmıştır çünkü. Bu tepeye yedi vadiden geçerek gidilir ancak  ve çıkarlar yola…

Uzar da uzar efsane.

Bizim yazımızı tam da buradan sonrası ilgilendirir.

Nitekim geçilmesi gereken bu yedi vadi bugün bizlerin de geçmesi gereken yerler gibi duruyor. Gelin kuşlara eşlik edelim.

Öncelikle İrade vadisidir ilk vadileri. Nitekim cennet gibi sınırsız arzuların gerçekleştiği bu vadiden ancak  sihrine kapılmayanlar geçebilir. Nitekim bir sürü kayıp verirler geçerken.

Yani ilkeli ve ülküsü olan insanlarsanız, geçebilirsiniz bu vadiyi. Çalışmadan, ter dökmeden ulaşılabilecek bir zirve görülmemiştir hiçbir zaman. İster vadi deyin ister zirve, esas olan irade göstermektir.

Evvela Aşk için…

Nitekim sıradaki vadidir Aşk Vadisi.

Güzelliğin gözleri kör ettiği vadiden geçer kuşlar. Gözlere perdeler iner. Kimisi kör olur, kimisi geçer vadiyi. Ama bir kayıp da burada vermiştir kuşlar…

Aşkı genelde salt flört zamanlarında duyar insan. Oysa hayatın her zerresindedir aşk. Evvela kendinize duymalı, sonra etrafınıza ve dahi işinize. Derken hayatınızın demirbaşı olmalı aşk.

Kimisi mesleğine kimisi sevdiğine duyar aşkı. Esas olan sevgi duymaktır hayata. Hayata diyorum çünkü bir bütündür hayat. İçindekilerle sevilmelidir. Dünya, diğer insanlar, hayvanlar ve bitkiler dahil… Nitekim çok çetrefil bir vadidir sizi bekleyen…

Yani Cehalet vadisidir sıradaki.

Bu vadiye giren kuşlar önemsememeye başlarlar etraflarını.  Önemsemedikçe düşünmemeye başlarlar. Düşünmedikçe unuturlar ve unuttukça da hafifler yükleri. Oysa elenmiştir birçoğu. Bundan dahi bihaberdirler…

Bizde de vardır cehalet sorunu. Israrla direnirler hakikat ve hikmetlere. Herkesin etrafındadır o insanlar. Gözleri kör, kulakları sağır yaşarlar sözüm ona.

İmkansızlıkla cahil kalmışlara sözümüz yoktur lakin cehalette ısrardır bizleri gerileten. Okudukça yükselebilecekken, cahil kalmada ısrar edip çukurlarını derinleştirir insanlar çoğu zaman.

Zor gelir okumak. Ya da bir okumuşa maruz kalmak…

Nitekim kendisini yetiştirebilmiş, fikri hür, vicdanı hür insanlar yükselebilir hayatta. İnanmalısınız nitekim sırada İnançsızlık vadisi bekleyecektir sizleri ve dahi kuşları.

Evet, inançsızlık vadisi.

Nitekim bu vadide Simurg’a ulaşamayacaklarını düşünür kuşlar. Öyle ki beyhude geldiğini düşünür birçoğu. Nitekim çoğu vazgeçip dönecektir. Tabi ki bir kısmı da devam edecek…

Nitekim bizler de bazen hayatımızın belirli dönemlerinde yaşarız kimi kararsızlıkları. Öyle ki pişmanlıklar belirir etrafta. Ah , Vah’lar ! dillenmeye başlar. Nihayetinde zirvelerde keşkesiz bir hayat sürenler yaşayabilir. Bu da her anın kıymetini bilip, dolu dolu yaşadığınız hayata kalmış bir gerçek. Gerçektir ve gerçekleri bilenlerin kaderidir yalnızlık.

Nitekim Yalnızlık vadisidir sırada olan.

Bu vadide her kuş kendi başına hareket etmeye başlar. Amacından ve rotasından şaşmaları da uzun sürmez birçoğunun. Nitekim Milyonlarca kuşun aynı amaç için uçtuğunu bilememişlerdir. Kalanlar devam eder, yalnızlarsa durdurulmuştur bile.

Bizler de yalnızlık hissini tatmışızdır. Öyle ki hayatta her zaman çoğunluğa uymak doğruya uymak demek değildir. İnsanlar sürü psikolojisine çabuk aldanabilir. Oysa inançlarınıza yalnız kalmayı göze alacak kadar bağlı olmalısınız ve dahi hayatın her anında, dünyanın her bölgesinde sizin gibi yalnızların olduğunu da unutmadan. Bu bilinç sizleri ayakta tutacak ve dedikodudan koruyacaktır.

Korumalıdır, Çünkü Dedikodu vadisi başlar sonrasında.

Bu vadiye giren kuşlar her yandan fısıltılar duymaya başlar. Simurg hakkında kulaktan kulağa döner de döner fısıltılar. Öyle ki Simurg’un aslında Kaf dağında olmadığı, kendisini öldürdüğü ve dahi toprak olduğu dedikoduları sarmıştır her yanı. Her vadide olduğu gibi bu fısıltılara kananlar da olacaktır. Bir kısmı bu söylentilerden hareketle geri dönerken, duymamazlık eden kuşlar devam etmiştir bile…

Nitekim bizler de duyarız fısıltıları. Söylenti yaymada mahirdir insanlar. Doğruluğunu tartmadan, üstüne binler katıp aktarırlar bir sonrakine. Öyle ki sizin hakkınızda sizden çok bilenler bile çıkabilir bazen hayatta. Söylentiler söylenir, dedikodular sürer. Ta ki siz ‘Benlik’ duygunuza inene kadar.

Benlik dedim. Çünkü son vadidir benlik vadisi.  

Bu vadiye giren kuşlar benlik duyguları ile kavrulurlar. Herkes ahkam kesmeye, yolu tarif etmeye, en iyisini bildiğini göstermeye kalkar. Tek amaçtır öne geçmek nitekim.

Herkes lider olmak ister ve başlarlar birbirlerini ezmeye. Ta ki vadiden çıkana dek…

Benlik insanın belki de en zayıf duygusudur hayatta. Herkes kral olmak ister nitekim. Oysa Lider kişiler azınlıktır hayatta. Herkes lider olamaz belki ama herkes, içinde bir kral taşımaktadır hayatta.

Doğrusu tevazu göstermek, daha iyi ve yetenekliye yol vermek iken, olmayan zirvelerdeki sahte tahtların kavgası sürer hayatta. Nitekim hırslar hırsları, kavgalar anarşiyi kovalar durur.

Milyarların yarıştığı bu ortamda köşesine çekilip erdemleri ile büyük resmi görenler ezilmeden kurtulur ve seçilirler. Diğerleri ise atanır…

Hasılı, efsaneye göre 30 kuş geçecektir bu yedi vadiyi. Bu yolculuğun sonunda görürler ki;

Her biri İradesine hakim, Hayatı Aşkla yaşayan, Cehaletten uzak, İnançlı ve Yalnızlık pahasına ilkelerine bağlı, kendilerini dedikodulardan korumuş ve tüm benlikleri ile tevazu dolu birer Simurg olmuşlardır.

Esasında Simurg’u ararken, Simurg olmuşlardır bile.

Bizler de ancak  bu vadilerden geçebilirsek bilgelik makamına erişebiliyoruz.

Efsaneler uzar da uzar ama özünde birer mesaj verirler insanlığa. Bize verilen mesajların ortak yönü Simurg olmaya çabalamak…

Ateş’e susamaya gelince…

Ateş mecazen bilgidir bence. Günümüzde öğrenmek, cehalet buzullarını eritmek demektir. Uçsuz bucaksız  sınırları olan cehalet kavramını ancak sönmek bilmeyen fikirler yani bilgilerden oluşan ateşler eritebilir. Bu ateşe kütüphaneler körük olurken, pozitif bilimler odun, sorguladıkça oluşturduğunuz  fikirleriniz ise sönmek bilmeyen korlar olurlar. Öyle ki bu kor içinizi yani cehaletinizi yaktıkça sizleri de kül edebilir.

Ama unutmayın ki Simurg iseniz küllerinizden yeniden doğabilir ve kana kana Ateşlere yani yeni bilgilere susayabilirsiniz.

Demem o ki ” Simurg olun ve Ateş’e susayın ! “ Yansanız dahi küllerinizden yeniden doğacaksınız.

Sahi, bu ateşe bir mum da ben ekleyeyim mi ? B

akınız, “Palyatif Blog” Simgesi…. Kıps 😊

Kaynakça: 

1-) https://www.uplifers.com/zumrudu-anka-kusu-ve-hikayesi-mukemmellige-giden-yolda-karsilasilan-7-engel-ve-bu-engellerle-basa-cikmanin-yollari/

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*