İMMÜN TATBİKAT: AŞI’YA GİTTİM, GELECEĞİM!

Aşılar…

Değişim hızından ‘yörüngesi’ değişen dünyanın yeni gözdeleri…

Nedeni malum. Çünkü salgın var. Pandemi var. Küresel yani dünya çapında bir acil durum içerisindeyiz.

Adı: Covid-19, Coronavirüs.

Şimdiden söyleyeyim. Bu tümüyle tıbbi ve teknik bir yazı değildir. Nitekim ben Doktor olsam da sizler tamamen sağlık çalışanı değilsiniz. Aranızda Doktor da var General de. Mühendis de var, Pilot’ta…Hasılı, her meslekten ve çok kıymetli okurlarsınız… 😊

Ülkemizde de hazır aşılama başlamışken 48’i çıkmadan (48 saat olmadan) bir şeyler paylaşmak istedim kendimce. Hem de aşı yaptırmış biri olarak…

Tabii ki, stratejik bir ufuktan ve yeni bir paradigma sunarak.

Öncelikle yazının başlığı tanıdık gelebilir.

Nitekim, “Uzay’a Gittim, Geleceğim!” başlıklı bir yazımız vardı eskilerden.

Hala güncel ve hala geçerli bir konuda ve uzay çalışmaları hakkında idi.

Oysa bugün size ondan daha da önemli ve sınırlı bir durumdan bahsedeceğim.

Kısacası, hayat!

Oksijeninden kan hücresine, kemiğinden kaslarına, düşüncelerimizden duygularımıza. Her şeyi ile hayat. Yani yaşamak!

Sonunu bilmediğimiz bir maratonda bizi bir şekli ile bazen yürüten, bazen koşturan, bazen durduran ve herkesin kendince bir bitiş çizgisine kadar süren bir durum.

Gelin, hayatın bir de öbür yönüne bakalım beraber.

Bugünlerde belki hissetmesek de dünya çapında milyonlarca insan koronavirüs nedeniyle hasta ve tedavi görüyor.

Belki de göremiyor!

Nitekim refah düzeyi adil paylaşılmamış devletler arasında kimilerinin ne test yapacak çubuğu ne de o teste bakacak ‘çocuğu’ dahi yok!

Çocuk, yani o halkın içerisinden yetişmiş, nitelikli ve donanımlı sağlıkçılar. Milletlerinin gözünde nur topu gibi ışıldayan çocuklar!

Oysa teşbihte hata olmaz. Onlar birer kadın ve birer erkek ve yetişkin insanlar. ‘Çocuklar’ gibi meraklı bir arzu ile ‘ilgi’ duyan gözlerle bakarlar insanlara.

Nedeni basittir.

Yaşamak ve yaşatmak için!

Şimdi, gelelim esas konuya. Bildiğiniz gibi Coronavirüs salgını içindeyiz.

Malum, salgın durumlarında iki şey yapılır.

  • İlki salgın hızını olabildiğince yavaşlatmak ve sağlık sistemine binen yükü yatay düzlemde sürdürülebilir şekilde tutmak. Nitekim ani bir yüklenme sistemi felç eder ve çökertebilir.
  • İkincisi salgın karşısında hem fert hem de sistem olarak sağlık yapımızı güçlü tutmak.

Sistem kendisini personel, malzeme ve yapılarla güçlendirirken; insanlar kamu düzeni çerçevesinde genel bir uyumla bireysel olarak ‘kendi güvenliklerinden’ sorumlu olurlar.

Kabaca, dengeli beslenir, düzenli uyur, spor ve egzersiz yaparlar. Şayet hastalanırlarsa, en hızlı şekilde tedavileri yapılır.

İnsan biyopsikososyal bir varlıktır!

Her yönden etkiler ve etkilenir bu durumdan.

Bu iki madde çok önemlidir.

Özetle salgın karşısında, hastalıktan korunmak için insanların “bağışıklık” kazanması yani “immün sistemlerimizin” olası etkene hazır ve ona karşı güçlü olması gerekmektedir. Tüm yukarıda saydığımız bireysel faaliyetler (beslenme, uyku, spor) immün sistemlerimizin daha da güçlenmesi içindir.

Ya da ikincil bir seçenek vardır.

  • Ya salgından kaynaklanan hastalığı geçirirsiniz ve vücudunuz o hastalığın ‘etkenini’ hafızasına alır ve bir dahakine karşılaşmanızda ona karşı ‘antikorlar’ yani savunma sistemleri geliştirir.
  • Ya da hastalanmadan o hastalık etkeni ile vücudunuzu bir araya getirirsiniz. Bir “immün tatbikat” yaptırırsınız. Tabii ki, aşı ile.

Öyle ki, aşılandığınızda vücudunuza hastalık etkeninin sizi ‘hasta etmeyecek’ kadarı verilir.  Vücudunuz o etkene karşı alarma geçer ve sanki bire bir hastalanmışsınız gibi savunma planını harekete geçirir. Tabii ki, siz hasta değil ve sağlamken.

Nitekim, bu immün tatbikat sonucu salgına karşı tüm hücreleriniz alarm durumunu hisseder, yaşar ve kendisini ona göre şekillendirir. Sonunda bir bağışıklık durumu oluşur yani immün sisteminiz artık tam anlamı ile savaşmaya hazırdır!

Tabii ki, etkenin bizzat kendisi ile.

Şimdi, görüldüğü gibi çok kısa yoldan ve etkili bir kurtuluş yoludur aşılanmak hele de salgın varsa.

Nitekim aşılanırsanız, korunursunuz. Hayata karşı tutunursunuz. Hastalanmazsınız veya hastalansanız bile çok hafif bir şekilde atlatırsınız.

Nitekim bu durum sizde oluşan ‘Antikor Cevabı’ ile doğrudan ilişkilidir.

İnsanlar birbirinden farklı olmakla beraber aşılar, üretilme yöntemleri ve metotları da farklı olabilir.

Sonuçta, aşılar hayatımızın birer gerçekleridirler.

Tıpkı, hastalıkları gibi.

Öyleyse durup düşünmek ve kar zarar hesabını çok iyi yapmak gerekir.

Nitekim vereceğiniz karar yarın sizi pişman edebilir.

Çok ağır bir tablo ortasında bulabilirsiniz kendinizi. Ancak, geri dönüşü olmayanlarımız da olabilir.

Hal böyle iken “Hayatın farkına varmak” gerektiğini düşünüyorum şahsen.

Aklın ve bilimin rehberliğinde hangi millet ve devletten olursa olsun “sağlık kahramanları” bir şekli ile kendi insanını/insanlığı kurtarma derdiyle çalışmakta ve çabalamaktadır.

Tüm bilimsel faaliyetler dünyada ‘aklı selim’ ve ‘yetkin’ merciler tarafından dikkatle izlenir ve evrensel bilimin kümülatif bilgilerle ve hızla ilerlemesi neticesinde bugün kullandığımız aşılar ortaya çıkar.

Bundan sonrası malum.

Birileri akıl ve bilim derken; birileri de ‘komplo’ ve ‘teori’ diye tutturur.

Siz hangi tarafta durursunuz bilmem. Ancak ben, akıl ve bilimden yanayım. Şeffaf ve saygın çalışmalardan…

Özetle, Aşı’dan yana ve Aşı’dan taraf!

Aşılar bilimin birer gerçek sonuçlarıdırlar ve amaçları size hayat vermek veya hayatınıza bir tık daha katkı sunmaktır.

Öyleyse, farkında olmak gerekir.

  • Hayatın ve salgınların.
  • Hastalığın ve şifanın.
  • Aşıların ve karşıtların.

“Barışta ter dökmeyen, savaşta kan döker!”

Bu bir askerlik disiplinidir. Öyleyse bırakalım henüz gerçek savaş gelmemişken immün sistemlerimiz ‘tatbikat’ yapsınlar. “Barışta ter dökülsün!”

Bugün eldeki verilerle bu, en hızlı aşı ile olabiliyor.

Ancak unutmamak gerekir.Kimse size zorla seçim yaptıramaz. Özgür iradenizle seçersiniz.

Öyleyse bu yazı da sizlere birer davetiye mektubu olsun. Bilhassa, immün sistemlerinize.

Nitekim, bugün dünyanın en güçlü savunma sistemleridir immün sistemlerimiz.

Şimdiden selam olsun B ve T lenfositlere.

Bizden sadece bir söz duymak istiyorlar.

“Aşı’ya gittim, Geleceğim!”.

Ben davetimi tarihe not düşerek yapmış olayım.

Karar vermek size kalsın.

Bilimle kalın.

Tüm immün sistem hücrelerinize saygılarımla, 😊

KAYNAKÇA:

https://news.google.com/covid19/map?hl=tr&mid=%2Fm%2F02j71&gl=TR&ceid=TR%3Atr

https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-55657237

https://wallhaven.cc/w/57d639

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*