KOMŞU KOMŞU, UFO UFO!

Meşhur bir tekerlememiz vardır.

Bilenler bilir. “Komşu Komşu Hu…” diye başlar da gider.

Şimdi 2020 yılı versiyonu olan bir tekerleme ile başlamak istiyorum yazıma.

Tamamen Palyatif Blog’a özgü…

Komşu Komşu Hu / Ufo geldi mi, geldi! / Ne getirdi? / Titanyum Mitanyum/ Kime kime?/ Sana Bana/ Başka Kime?/ Büyük Biladere/ Bilader nerede/ Nasa’ya çıktı/ NASA nerede / Mask’a gitti / Mask nerede/ Mars’a çıktı/ Mars nerede/ Uzay’a gitti/ Uzay nerede/ Patladı Bitti Kül Oldu…. 🙂

Masum Bi Ufo Çizimi

… 😊

Bugünlerde gökyüzüne ilgimiz artmıştı ki böyle bir tekerleme yazmak istedim.

Malumunuz, Pentagon Ufo görüntüleri yayınlayıp Ufo göründüğünü doğruladı.

Ufo’lar…!

Ufo, yani Tanımlanamayan Hava Olgusu…Gizemli nesneler yani.

Kimisine göre uzaylıların araçları. Kimine göre ise gizli teknolojiler ile yapılmış araçlar.

Derken nedense havada görünce insanlık olarak bi ilgi duyuyoruz ve sonra ufoların kaybolma hızları kadar hızla birden gündemimizden çıkıveriyor.

Ben gerçeklikleri veya ne olduklarından çok, farklı bir açıdan bakmak istiyorum olaya.

Vaka şu ki, Uzay’da yalnız mıyız?

Uzaylılar var mı?

Varsa bizi ziyaret mi ediyorlar?

Bu sorular o kadar çok su götürüyor ki inanın sayısız komplo teorileri arasında birden kayboluyoruz.

Benimse başka bir önerim var.

Velev ki Uzaylılar olsun.

Biz tanışmaya hazır mıyız?

Bakın savaşmak demedim. Tanışmaya…

Ya Titanyum Kasları Varsa?! 🙂

Yani yüksek teknolojiler ile onları karşılayıp anlaşabilecek miyiz?

Yok, diyelim ki koca galaksilerde sadece biz yaşıyoruz.

O zaman yeni paradigmalarımız ve bilinmeyenleri araştıracak tutkularımız ne kadar?

Kaynaklarımızı evreni tanımak için daha çok harcayacak mıyız?

Bu iki uçtan da bakınca farklı pencereler çıkıyor karşımıza.

Bir de üçüncü bir pencere var ki.

Komplocular…

Her şeye ve herkese bir cevapları olan, sözüm ona en gizemli şeyleri bir şekilde öğrenmiş(!) kimseler…

Bu insanlar dünyanın her ülkesinden çıkıyor ve bana göre sayıları da bir hayli fazla.

Kitaplar, filmler, gizemli gizemli konuşmalar uzuyor da uzuyor.

Şahsen, ufkumuzu hiçbir baskı ve yönlendirme olmadan olabildiğince geniş tutma ve her fikre itibar etmesek de muhterem bir tavır takınmalıyız.

Nitekim, her fikir muhteremdir ancak muteber değildir. Yani her fikre itibar edilmez.

İkinci olarak bireysel yeni paradigmalar inşa etmeli ve olabildiğince sorgulamalar yapmalıyız.

Evvela kendimizi, çevremizi derken insanları ve sistemleri ve dahi uzaya kadar yolumuz var.

Taa ki sorgulama sırası uzaylılara gelir.

Acaba Bu Ufo Km’de kaç kuruş yakıyor? 🙂

Ontoloji yani varlık felsefesinden alıp başlayabiliriz mesela. Tıpkı insanlığı ele aldığımız gibi.

Sahi, ele alıyor muyuz insanlığı? 😊

Felsefeler, düşünceler birbirini kovalıyor mu?

Aramızdan yeni Aristolar, platonlar yetişiyor mu?

Bu iki öneri ve bir tekerleme ile sonuca bağlamak gerekirse, bazen birileri ağzınıza bir parmak bal sürüp tadını damağınızda bırakmak istiyor olabilir mi?

Nitekim, geçmişi ve geleceği ile bu ufo meselesi bana yukarıda yazdığım bir tekerleme gibi geliyor.

Hem, yakında duyabilir miyiz?

Komşu komşu, ufo ufo! Serzenişlerini…

Bir de uzaya atılan uydular çıkıyormuş. (Starlink Uyduları) 😊

Nasıl da gülünç olur değil mi?

İşte tüm bunlar azıcık sorgu, bir tutam araştırma, bir kütüphane rafı kitap, birkaç adanmış yıl ve nihayet fikri hür vicdanı hür kimselerin eksikliği…Tabi bence. 🙂

Demem o ki, yeni Sokratesler ve Descartesler çıkarmadan, Uzaylı varlıklarını salt haberlerle sorgulamak bi garip geliyor.

Hem Descartes’in dediği gibi. “Cogito Ergo Sum”

Yani “düşünüyorum, o halde varım!”

Bence buradan başlayalım biz. Önce kendimizi bi fark edelim.

Biz ufoları sonra her türlü görürüz(!)…😊

Sahi, tekerlememi nasıl buldunuz? Kıps, 😊

Kaynakça:

https://www.aksam.com.tr/guncel/ufo-ne-demek-acilimi-nedir-iste-pentagon-ufo-resimleri-sizlerle/haber-1068518

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*