Para, para, para…
Para dediğiniz nedir ki? sorusu ile başlayayım yazıma.
Öncelikle bu yazı bir ekonomik makale değildir.
Ancak ekonomik kinayeler içereceği şimdiden söyleyeyim.
Malumunuz para, bir ülkenin özgürlük ve egemenlik göstergesidir.
Lidyalılardan bu yana her egemen devlet kendi parasını oluşturmuş, basmış ve de kullanmıştır. Ama bakır, ama demir derken gümüş, altın ve nihayet kağıt paralar, banknotlarla günümüze kadar gelmişiz.
Bu gelişim ve beraberinde gelen ticaret geleneği günümüzde borsalar, tahviller, merkez bankaları ve döviz gibi kavramlarla halen sürüyor.
Sürüyor sürmesine de ne hikmetse dünya ekonomisi enteresan bir hal alıyor. Ortalıkta dönüyor bir ‘Dolar’ muhabbeti.
Herkes doların, dolar ise zenginlerin peşinde.
Neden veya nasıl mı?
Gelin bu soruya Dollarizm ve Lidya Borsası üzerinden cevap arayalım.
Öncelikle Lidyalılara bir bakalım.
Ticarette merkez olmuşlar. Gediz ve Menderes nehirleri arasında yerleşmişler. Sonra bakmışlar hep tabak, hep çanak dönüyor piyasada. MÖ 5.yy’da Kral Giges duruma el koymuş ve yumurta şeklinde madeni külçe yaptırmış. Bunu da ilk para olarak kabul ediyoruz.
Öncelikle Bu fikri vereni merak ediyorum.
Binlerce yıldır tabak, çanak dönmüş. Kimse düşünmemiş, sormamış. Sen neden düşündün ki bu para işini? Bak, 2018 yılında ‘para’ uğruna ne fiiller işlendi, işleniyor dünyada.
Hem Lidyalı esnaf kardeşlerim hiç mi sormadılar? Günlerce emek verip yaptıkları aletleri neden saçma sapan şekilli, üzeri mühürle kaplı bir şeyle takas etsinler!
‘Hem mühür kimde ise Süleyman o’dur’ hesabına göre kral bey dilediği kadar parayı basıp herkesi, her şeyi satın alamaz mıydı?
Bu soruları 2018 yılında mı soracaktık!
Nitekim sormadılar ve ilk borsa Lidya’da oluştu.
Gelelim asıl meseleye. Dolar meselesi. Benim tabirim ile Dollarizm…
Dolar, günümüzün en güçlü para birimidir ve finans çevrelerinin de vazgeçilmez yatırım aracıdır. Amerika’nın da dünyanın en güçlü ekonomisi olduğunu belirtelim.
Günümüzde diğer tüm para birimleri ve petrol, altın gibi birçok emtia dolar üzerinden işlem görüyor ve kıyaslanıyor. Bunu nasıl sağladılar diye soralım?
Kimisi savaşlar, kimisi siyaset, kimisi güç diyecek. Ben Üretim diyorum.
Malum, ülkemiz de dünya ekonomisine entegre bir devlet olduğu için bizler de dolar konusuyla ilgilenmek zorundayız. Nitekim ticaretlerimiz, borçlarımız, alacaklarımız ve paramız var. Var ama bir o kadar da sorunumuz var.
Dünyayı kasıp kavuran dollarizm etkisi (İnsanların doları, doların da zenginleri takip etmesi) zengin aileleri, belirli devletlerin merkez bankalarını ve yatırımcıları etkisine alıp dünyadaki para akışını değiştirebiliyor.
Öyle ki bazen bir açıklama, bazen bir resim, bazen bir savaş dünya ekonomisinin dengelerini alt üst edebiliyor.
Hele hele üretim toplumu değil de dışa bağımlı tüketim toplumu iseniz daha fazla etkileniyorsunuz. Nitekim dünyaya sunacak katma değeri yüksek ürünlerinizin olması, dünya ihracatındaki payınızın büyüklüğü sizin paranıza değer üstüne değer katıyor.
Biz de gelişmekte olan bir ülke olarak Dollarizm’den etkileniyoruz.
Oysa daha güçlü bir ekonomimiz, daha yüksek refah düzeyimiz, daha gelişmiş ticaret olanaklarımız olabilir. Hasılı, daha zengin olabiliriz.
Paramız çok daha değerli olabilir.
Tabi İlk etapta ‘Üretim Ekonomisine’ geçmemiz, katma değeri yüksek ürünler konusunda çalışmamız ve farkındalığımızın artması gerekiyor.
Ne dersiniz, yapar mıyız?
Hazineye mühür vurduğumuz tarihteki o kudretli günlerimiz geri gelir mi?
Sahi aklıma takıldı. “Faiz kavramı paradan önce de var mıydı? Yoksa paradan sonra Lidya borsası ile mi çıktı ortaya?”
Neyse, bunu karıştırmayalım… Kıps 🙂
Bir yanıt bırakın