“Stratejik ufuklar” dediğim bir kategorim var benim.
Bu kategoriye giren her şey benim tabirimle beynimdeki 52 brodman alanımda sinaptik yani nöronal bağlantılarımı bir süreliğine kesip Wernicke dediğimiz sadece ‘algılama’ ile ilgili alana yoğun ara nöron takviyesi yaptırır ve oradaki nöronlarım sinaps üstüne sinaps yaparlar ki o yeni ufku tastamam anlayabileyim.
Peki neden dedim bunu?
Bugün size çok ilginç ve bir o kadar da stratejik bir ufuktan bahsedeceğim de ondan.
Dünya hızla gelişiyor. Bazı devletler teknoloji alanında ve bilhassa tıp alanında azimle gelişim gösterme gayretindeler ama bir devlet var ki yeni yeni stratejik ufuklar oluşturmaktan geri durmuyor. Amerika Birleşik Devletleri…
Son projelerinden birinden bahsedeceğim size bugün.
‘‘Armed Nervous System’’1 Türkçesi ‘’Silahlı Sinir Sistemi’’.
Peki, nedir bu proje? Buyurun beraber öğrenelim.
Bugün iletişim teknolojisinin zirvede olduğu bir dönemde yaşıyoruz. İnsanlar iç içe geçmiş haberleşme sistemleri üzerinden istediği her kişiye her an ulaşabiliyor. Sivil hayat böyle iken bir de askeri iletişim teknolojileri var.
Askeri sistemler de malumunuz emir komuta üzerine inşa edildiği için devletler askeri haberleşme teknolojilerine hayati derecede önem veriyorlar. Tam da burada Amerikalılar zaten zirvede olan askeri iletişim teknolojilerini bir üst seviyeye çıkarmak istiyorlar.
Bunu da ordu için inşa edecekleri bir sistemle tüm askeri araç ve teçhizatlarını birbirlerine bağlayarak kara, deniz, hava, uzay ve siber kuvvetlerinin tamamını kapsayacak şekilde tıpkı insanın immün yani bağışıklık sistemi2 gibi ‘’nasıl ki bizi vücudumuza giren mikroorganizmalardan koruyorsa’’ Amerikan halkını, devletini ve müttefiklerini her türlü askeri tehditten koruyacak dev bir askeri iletişim ve koordinasyon sistemi yani bir sinir sistemi inşa ederek yapmayı düşünüyorlar.
Hem de bu sistemi inşa ederken ‘Artificial İntelligence’ denilen yani ‘Yapay Zeka’ olarak bilinen teknolojiden de yardım almayı hatta belki de bu sistemi yapay zekanın kontrolüne vermeyi düşünüyorlar.
Öyle ki bu oluşturulacak askeri sinir sistemi var olan tüm araç ve insanları kısacası her şeyi her şeye bağlayacak ve otonom karar mekanizmaları ile en kısa zamanda en vurucu nitelikteki operatif tutumu sergileyip güvenlik protokollerini ‘emin ellerle’ ve en hızlı şekilde yürütecek.
Böylece Amerika’da dünyanın en güvenli alanını oluşturacaklar(!).
Olur mu olmaz mı bilemedim ama bu tablo karşısında lise yıllarımda duyduğum bir kitabın ismi geldi aklıma. ‘Eminim Şaka Yapıyorsunuz Bay Feynman’3.
Bu projeye tam da uyacak bir tepki olurdu ‘Eminim Şaka Yapıyorsunuz Bay…’ demek ama adamlar ciddi ve hiç şaka yapıyor gibi de durmuyorlar.
Ben de düşündüm. Madem sinir sitemi üzerine çalışıyorlar, biz neden ileride kurulacak bu tip askeri sinir sistemlerini gelecekte gerektiğinde kendimizi savunmak için ‘Parkinson Hastalığı’4 gibi veya ‘Mental Retardasyon’5 gibi durumlara sokacak sistemler veya teknolojiler üzerine çalışmayalım.
Nitekim herkes güven içinde yaşamayı hak ediyor.
Öyleyse başlayalım, Sinir sistemi inşa edecek uzmanlara evvela nöron ya da nöron yerine kullanacağı bir araç gerekiyor. O araç her neyse önce onu bir tespit etmemiz lazım. Sonrasında da ilk sorumuzu düşünelim.
Sahi, nöronlar askerlik yapar mı?
Sizleri Amerika’nın yarınını inşa eden şirketlerden sadece birisi olan ‘Lockheed Martin’ şirketinin tanıtım videosu ile baş başa bırakıyorum.
Kaynakçalar:
2 http://kocaelialerji.com/tr/bagisiklik-sistemi-hastaliklari/bagisiklik-sistemi-nedir/
4 http://www.sabah.com.tr/saglik/2016/06/29/parkinson-hastaligi-nedir-belirtileri-nelerdir-1467207845
5 http://www.monomente.com/tr/icerik/34/zek-geriligi-mental-retardasyon
Benim için ilginç bir yazı oldu. Teşekkrler
Çok ilginç gelişmeler. Şaşırdım
Güzel aydınlatıcı makale için teşekkürler daha iyisi samda kayısı umarım faydalı çalışmalarınızın devamı gelir.